Yaşam Notlarım'a Hoş Geldiniz.



21 Ekim 2010 Perşembe

Hamilelikte Duygusallık ve Bebeğe Nasıl Bakılacağı

İnternetten yaptığım araştırmalar ve dilnediğim uzmanlardan anladığım adarıyla; lohusalık sendromu kadınların bir kısmında görülebiliyormuş. Görülen bu sendromun normalde, doğumdan sonra 10 gün içinde bitmesi gerekirmiş. Esas önemli sendrom, doğumdan 20 gün sonra başlayan ve bir hafta 10 gün içinde geçmeyenmiş.


Her iki sendroma da sebep olanlar ya da tetikleyenler; stres, uykusuzluk, destek eksikliği, sağlıklı beslenmeme, anne ve/veya bebek için doğumda meydana gelen problemler, bebeğin sağlıksız olması, annenin daha önceden depresyon geçirmiş olması, kısıtlanma düşüncesi, iş yükünün artması, eşlerin azalan ilgisi.

Bunları biraz açmak gerekirse, özellikle ilk günlerde/haftalarda bebeğin bakımı ve ev işleri için aile, yakın arkadaşlar ve yardımcılardan destek almakta yarar var. Çünkü annenin tüm bunlara tek başına yetişmeye çalışması onda stres, uykusuzluk ve kısıtlanma düşüncesi yaratıyor. Yani destek istemekten kaçınmamak ve isteneni net söylemekte yarar varmış. Böylece anne, kendine de vakit ayırabiliyor ve kısıtlandığı düşüncesine kapılmıyor. Örneğin sabah kahvesi eşliğinde kitabını okuyabiliyor, müzik dinleyebiliyor ya da saçlarını kestirmek için kuaföre gidebiliyor. Yakın çevrenin de anneye bu konularda destek olması ve onun hayatını kolaylaştırması önemliymiş. Her gün en az “10 dakika”nın annenin bizzat kendisine ayrılması çözüm önerilerinden biri ve belki en basit olanı.

Bunun dışında, eşlerin de birbirine destek olması, güzel sözler söylemesi, şefkat göstermesi psikolojik açıdan önemli. Bebek uyuduktan sonra eşlerin başbaşa kalması ve sohbet etmesi uygun desteklerden biri olarak görülüyor.

Bebek için en önemli devre, 0-3 yaş aralığı. Çünkü bu yaşlarda karakter ve alışkanlıklar gelişiyor ve yerine oturuyor. Dolayısıyla mümkünse annenin 0-3 yaş arasını çocuğu ile birlikte geçirmesi tavsiye ediliyor. Ama tabii bu, günümüzde mümkün değil. Gerek hayat koşulları gerekse annenin kariyer hayatı göz önüne alındığında mümkünse anneanne-babaannelerin destek ve gözetiminde bir bakıcı tutulması çözüm olabilir. Ancak bakıcının sık sık değişmemesi, annenin bebeğini emanet etmeden önce en az 1 ay bebeği ve bakıcıyı birbirlerine alıştırması tavsiye ediliyor. Bakıcının çalışacağı evde, bir kontrol sistemi kurulması (kamera, ses vs) da önemli. Bunu özetlemek gerekirse; 0-3 yaş evde anneyle birlikte, 3-4 yaş yarım gün anaokulunda, 4 ve sonrasında ise tam gün anaokulu ve okul öncesinde vakit geçirmesi tavsiye ediliyor.


Tartışmalı bir konu olsa da, bebeğe 2 yaşına kadar televizyon seyrettirilmesi uygun görülmüyor. Çünkü televizyonun, bebeğin dil ve sosyal gelişimini olumsuz etkilediği, bebeğin geç konuştuğu ve kendisini ifade edemediği düşünülüyor. Televizyon ile kurulan ilişkinin pasif bir ilişki olduğunu düşünürsek, bence bu mantıklı. Müzik konusunda ise herhangi bir sınır yok, aile hangi müziği seviyorsa bebek de, abartılı olmamak kaydıyla müzik (masallar, ninniler dahil) dinleyebilir. Ancak müziğinde sürekli açık olması tavsiye edilmiyor. Eskinin “azı karar çoğu zarar” sözünü akılda tutmakta yarar var. Piyano çalmanın, çocukta matematik zekayı geliştirdiği söyleniyor.

Yabancı dil eğitimi konusundaysa uzmanlar, 2 yaşına kadar sadece anadilin öğretilmesi gerektiği görüşünde. 2 yaşından sonraysa, yabancı dil eğitimi başlayabilirmiş.

Oyuncak konusundaysa, aşırıya kaçmamakta yarar varmış. “Çok oyuncak”tan ziyade, oyun oynamak önemliymiş. Çünkü bebeğin, ulaştığı ayda kendisinde beklenen tepkileri vermesi gerekiyormuş. Bunu ister tahta kaşığı ister oyuncağını masaya vurarak yapsın önemli değil. Bebekler için ilk etapta dokunarak öğrenmek önemli. Genellikle 1-1,5 yaş arasındaki bebeklere de dokunmak ve yürümek daha çekici geliyormuş, oyun oynamaya ise daha sonraları öncelik veriyorlarmış.

Bunları dinlediğim uzman, konuşmasını bitirirken, her çocuğun farklı olduğunu, genellemelerin yanlış olabileceğini ve her ebeveynin çocuğunu iyi gözlemleyip tanıyarak, ne yapması gerektiğine karar vermesinin en uygun çözüm olduğunu ve tereddüt edilen her noktada uzman destek alınmasında yarar bulunduğunu özellikle belirtti.

** Amerikan Hastanesi doğum öncesi eğitim programından edindiğim bilgilerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Zirve100 Site istatistikleri
Zirve100 Sayac