Yaşam Notlarım'a Hoş Geldiniz.



8 Ocak 2013 Salı

Kaç çocuk demiştiniz?

Başbakanımız, yeniyılın ilk günlerinde yine bomba gibi bir açıklamayla gündemdeydi. Benim, "bir yetmez, iki de yetmez, üç eh peh, dört bingooooo !!!" olarak algıladığım bu mesaj; kendi içinde ve mantıken doğru olsa da bence ülkemiz gerçeklerine son derece uzak.

Belki şöyle diyebilirdi, "bakabilecekseniz daha fazla çocuk yapın, yoksa cümleten batacağız !" Gerçi bu söylemi de, yine aile içi düzene ve özel hayata karışmak olarak değerlendirilirdi ama yine de daha makul olurdu.

Daha evvel yazmıştım. En azından benim çevrem çocuk sayısı konusunda "tembel", "üşengeç", "rahatına düşkün" ya da "mantıklı". Çünkü çocuk işi zor zanaat.

Bakması, büyütmesini geçtim, ona iyi bir gelecek sunmak, geleceği bıraktım bugününü garantilemek tam bir dert. Çünkü maalesef ülkemizdeki en temel sistemler (eğitim, sağlık, beslenme vs) hergün her gün değişmekte, değiştirilmekte. Dolayısıyla ne bügüne ne de yarına tam bir güven var.

Mesela, eşimin babaannesi üniversiteye kayıtla girmiş. Bildiğiniz istediği üniversitenin istediği fakültesine gidip kayıt olmuş ve iş bitmiş. Şimdi öyle mi? Yıllar süren hazırlıklar sonrasında birkaç saate sığdırılan sınavlar, yapılması beklenen doğru tercihler.... Mezuniyetin ardından iş bulma telaşı, erkekler için askerlik... derken alınan küçük maaşlar, küçük maaşlara inat büyük hayaller vesair vesair.

Dahası sağlık. Devlet sağlık sisteminin ne kadar zor işlediği, hastanelerin ne kadar kalabalık olduğu ve mevcut çalışanların yetişemediği bir gerçek. Daha geçen gün babama, 15 gün sonraya randevu vermişler, Allahtan ciddi birşey yok, sadece göz damlası yazdıracakmış. Peki ya kemoterapi gib birşey olsaydı?

Beslenme konusu da tam bir yara. Katkı maddeleri, GDO'lar, "etiket yalanları" insanın yediğine de güven duymasını engelliyor.

"Bunlar her ülkede olan şeyler" diyebilirsiniz, ama maalesef dünya üzerinde her anlamda refah seviyesi o kadar yüksek ülkeler var ki.. Değil bugün neler olacağını, yarınlarını biliyor adamlar. İki karış karda sokağa çıkma yasağı ilan edilmiyor o ülkelerde, rüşvet ve yolsuzluk iddiası bile harakiri sebebi, insanlar tüm gün çalıştıktan sonra 5 dakika fazla mesai yapıyorlar ücretsiz, sadece ekonomiye katkı olsun diye, asgari ücretlileri standart hayatın gereklerini karşılayabilecek paralar kazanıyor... daha sayamıyorum.. İsviçre, İskandinav ülkeleri, Japonya bu anlamda örnek alınabilir.    

Demem o ki, sadece "doğurun canlarım" demek, dünyaya gelecek sabinin "kul hakkı" gözetildiğinde bence vicdani değil.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Zirve100 Site istatistikleri
Zirve100 Sayac