Yaşam Notlarım'a Hoş Geldiniz.



16 Mayıs 2014 Cuma

Işığım Söndü

Gidiyoruz, İstanbul'dan uzaklara, Soma'ya yakınlara.... Yokuz 3 günlüğüne, acının kalbine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.... Geçerken oralardan, Sela sesleri bizi karşıladığında, tabutlarla yüklü araçları, ağlamaktan bitap düşmüş insanları gözlerimizle, capcanlı gördüğümüzde ne hissedeceğiz, ne olacağız bilemiyorum...Soma'ya gitmiyoruz, ama teğet geçeceğiz oraları, köyleri, kasabaları....

Sözün bittiği yerlerdeyim, hakikaten çok ama çok perişanım. İnterneti ya da televizyonu her açtığımda, birileriyle konuştuğumda gözlerim doluyor ve ağlamamak için zor tutuyorum kendimi. Biliyorum ki, bir kez başlarsam asla durmayacak gözyaşlarım.

Çaresizliğe ağlayacağım, bu kadar feci bir "kader"e, yitip giden yüzlerce cana, artlarında bıraktıkları acılı ailelerine, sevenlerine, hepsine.... ve en çok da kandırılmayı "kader" kabul etmemize... din afyonunu verip, bizleri avutmaya çalışmalarına.... Oysa aklı başında Diyanet'in bugünkü Cuma Hutbesi'ni okuyun. "Kader" diyor, "tedbir almaya mani değildir." Madencinin kaderi mutlak ölüm değildir yani.  Oysa bizde, devlet işlerini konuşmaları gerekenler, dini teselliler üretiyorlar. Devlet adamlığı bu mudur? Madem herkes kaderine razı, bırakınız koruma ordusunu..... Bırakınız çalışıp didinmeyi, biraz duayla gökten altın yağar belki..... Bırakınız kapınızı kilitlemey, bırakınız çocuklarınızın elini... "Veren Allah, alır canı" elbet ve alacaktır da, ama Allah kafa da vermiştir insanoğluna, süs olsun diye midir?

Hayır, iktidarın kim olduğu önemli değil, bu bir "fırsat" da değil, "darbe girişimi" de değil, "ölümden medet umma" da değil. Gün, sadece dua etme günü de değil, hesap sorma, suçluları cezalandırma ve bu yolla biraz olsun teselli bulma günü. internette bir yorum okudum, kanım dondu. Diyor ki "biz şimdi gece gündüz dua ediyoruz, duamız bittikten sonra bu işten medet umanlardan, darbeye dönüştürmeye çalışanlardan hesap soracağız".  Bu, nasıl bir zihniyettir???

Bu zihniyete karşılık benim de şöyle düşünmem lazım, "Soma'nın çoğu AKP'ye oy verdi, Soma belediyesi AKP'li ve yerel seçimden aylar sonra muhalefet partilerinin maden ocakları için verdikleri önerge bu insanların seçtiği,desteklediği iktidar tarafından reddedildi, oh olsun, layıklarını buldular"... Bu mudur yani?  Böyle birşeyi bir kez olsun aklıma getirmedim, getirebilecek kadar kurutmadım vicdanımı.... Ama ben nekrofilim, goygoycuyum, darbeciyim, tüm kötülüklerin anasıyım.... Peki ya sen nesin "karşı taraf"?

Işıklar söndü, kelimeler ve acı kifayetsiz kaldı bana göre...... Çok uzun bir zaman sonra, sabahları uyanmak istemiyorum desem... Sırf Defne ve eşim için kendimi kaptırmıyorum desem... Babasının mezarı başında ağlayan o kız çocuğu bana kendimi hatırlatıyor, 18 sene sonra hala, o ilk günkü gibi ağlıyorum çünkü....

Şerif Enginbay'ın bir şiiri geçti elime, madencinin veda mektubu da diyorlar, aşağıda paylaşmak istiyorum.

 IŞIĞIM SÖNDÜ
Karıcığım hoşçakal, ışığım azalıyor,
Yanımda ölü arkadaşlarım.
Artık kömür kokulu ekmekler getiremeyeceğim sanırım.
Buraya kadarmış çocuklarım, hoşçakalın,
Hakkınızı helal edin; anacığım, babacığım.
Işığım azalıyor, hoşçakalın..
Üstüme değil içime çöken ocağın sessizliğinde
Tek tek seslerinizi duyuyorum, yüzlerinizi görüyorum,
Işığım azalıyor, soluğum azalıyor, biliyorum,
Yavaş yavaş dünyanın kara kalbine gömülüyorum.
Işığım söndü, işte gidiyorum..,
Ah, en çok da şimdi, bir bilseniz
Nasıl da bulutları, ağaçları, gökyüzünü özlüyorum.
Işığım söndü.. hoşçakalın, arkadaşlarım çoktan gitti,
Artık ben de gidiyorum...

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Zirve100 Site istatistikleri
Zirve100 Sayac